Sıkça Sorulan Sorular

Lojistik kişilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürünün hizmetin ve bilginin çıkış noktasından ta ki varış noktasına kadar taşınmasının etkili biçimde planlanmasıdır.

Nakliye ise taşınma işidir. Yani planlamaz. Sadece taşıma işini üstlenir.

Günümüzde lojistik “Doğru ürünün, doğru yerde, doğru zamanda ve kabul edilebilir bir maliyetle müşterilere ulaştırılması” olarak tanımlanabilir.

Lojistik, son dönemde küresel çapta hızlı gelişen dinamik bir sektör olarak ön plana çıkıyor. Uluslararası ticaret üzerindeki engellerin giderek kalkması, yabancı yatırımların artması ve teknolojik imkanlar sayesinde uluslararası ticaret hacmi yükseliyor. Ulusal ekonomileri birbirinden ayıran gümrük vergileri, kotalar ve sermaye kısıtlamaları gibi engeller azalıyor; hizmetler, iş gücü ve sermaye ülkeler arasında daha hızlı ve daha kolay taşınabilir hale geliyor.

Uluslararası ticaret hacminin artmasına, ülkeler arasındaki sınırların kalkmasına ve küreselleşme kavramının gelişmesine paralel olarak lojistik sektörü son dönemde önem kazandı. Lojistik günümüzde dünyadaki en önemli, en büyük ve en dinamik sektörlerden biri haline geldi. Artık mal ve hizmetler dünyanın herhangi bir coğrafyasında tasarlanıp, bir başka coğrafyasında üretilip ve başka bir yerinden talep görüyor. Dolayısıyla mal ve hizmet üreten şirketleri küresel yarışta öne çıkaran ve avantajlı hale getiren etken hız ve zamanında teslimat olarak ortaya çıkıyor.

Lojistik sektörü bu noktada devreye girmekte, üretilen ürünlerin dünyadaki herhangi bir noktaya taşınmasında, gerekli noktalarda depolanmasında, ambalajlanmasında, gümrüklenmesinde ve daha birçok faaliyetin gerçekleştirilmesinde rol oynuyor. Varlıklarını devam ettirebilmek için rakipleriyle kıyasıya rekabet etmeye çalışan, daha kaliteli ürünleri daha ucuza üretebilmenin ve pazarlayabilmenin yollarını arayan, hem kalite hem de maliyetler açısından yeni başarılar elde eden işletmeler için lojistik önemli bir rekabet gücü unsuru olarak karşımıza çıkıyor.

Lojistiğin hiç şüphesiz en önemli ayağının ‘depo’ olduğu gerçeğini bu günlerde yaşayarak görmekteyim.

Peki depo yönetimi nedir, nasıl yapılır ana hatlarıyla bu konuların üzerinde duracağım. Bir çok tanımı olmakla birlikte. en basit olarak malların tüketiciye ulaşmadan önce son kontrollerinin yapıldığı ve satışa hazır hale gelen ürünlerin perakende noktalarına gitmeye hazır hale geldiği yerdir depo.

İnsan faktörünün işin içine girmesiyle yapılan işlerde hata oranının arttığı şüphe götürmez bir gerçektir. İşte depo yönetimi bu haliyle lojistik sektöründe hata yapılabilme oranının en yüksek olduğu kısımdır.Depoya ilk gelen ürünün sayımında hata yapılarak kullanılan programa fazla geçtiğini varsayalım. Bu program sayesinde siparişlere yön veren kişi ya da departman perakendeciye, perakendeci de müşterisine karşı bir yükümlülük altına girecektir. Ve bu durum ticaretin belki de en önemli kısmı olan müşteri memnuniyetini olumsuz etkileyecektir.

Geçtiğimiz gün şeflerle yaptığım mini bir görüşmeden sonra onlardan aldığım en büyük şikayet;deponun ay sonu yoğunluğu. Maalesef işin bu boyutunda depo çalışanları için olumsuz bir nokta olarak göze çarpmakta. Küresel ve kapitalist ekonomik sistemin getirmiş olduğu en az maliyet daha doğrusu en az girdiyle en fazla verimin ve kar maksimizasyonunun sağlanmaya çalışılması depo çalışanlarının (gerçi bu bütün iş kollarında böyle) üzerinde hem bedenen hem de ruhen büyük bir baskı oluşturmakta. Ve bütün bu faktörler de yapılan çalışmada hata olmasına neden olmaktadır. Belki de en çok araştırılması gereken konulardan birisi, lojistik adına tabi ki, çalışanların bu ay sonu yoğunluğunun ne şekilde giderilecek olmasıdır.